MEHMET NURİ YILDIRAR mnyildirar63@gmail.com

HAK ARAYIŞINDA TUTARLILIK, İNANDIRICILIK VE SENDİKAL ÖRGÜTLENME

30 Nisan 2025 Çarşamba 13:32

 

Gerek özel sektörde çalışan gerekse devlette çalışan öğretmenler  düşük ücret, ağırlaşan çalışma şartları, güvencesizlik ve mesleki itibarsızlık gibi çok boyutlu sorunlarla mücadele etmektedir. Bu şartlar altında hak arayışı, bireysel çabaların ötesinde, örgütlü ve kolektif bir mücadeleyi zorunlu kılmaktadır. Sendikalar bu süreçte önemli bir rol üstlenmekle birlikte mücadelenin etkili olabilmesi ancak  tutarlılık ve inandırıcılık ilkelerini içinde barındırmasıyla mümkün olabilecektir.  

Türkiye’de öğretmen sendikalarının önemli bir kısmı, siyasi tercihler ve ideolojik yönelimler ekseninde şekillenmektedir. Bu durum, sendikal örgütlenmenin kapsayıcılığını zayıflatmakta ve hak mücadelesinin kamuoyundaki meşruiyetini tartışılır hale getirmektedir. Eğitim-Bir-Sen, hükümet politikalarına yakınlığıyla bilinen ve bu doğrultuda taleplerini daha çok diyalog ve müzakere yöntemiyle ifade eden bir sendika izlenimi vermiştir. Son dönemlerde Türk Eğitim Sen de aynı çizgiye yaklaşmıştır. Bunun karşısında Eğitim Sen ve Eğitim iş ideolojik saiklerle karşıt bir “istemezük” tavrı sergilemiştir.  Bu yaklaşımlar, bazı öğretmenler tarafından 'hakların korunmasında yeterince bağımsız bir duruş sergilenmediği, siyasi muhalefet aracı haline gelmek gerekçesiyle eleştirilirken, bazıları tarafından ise 'daha gerçekçi kazanımlar için doğru bir yöntem' olarak savunulmuştur. Oysa sendikal mücadelede temel hakların savunulması, siyasi farklılıkların ötesinde ortak bir zeminde yürütülmelidir. Bu ortaklık ancak söylem ile eylemin tutarlı bir bütün oluşturmasıyla mümkün olabilir.

Öğretmenlerin görüşleri alınmadan 2022 yılında hazırlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu yasa taslağı, eğitim çalışanları arasında ciddi bir tepkinin oluşmasına ol açmıştır. Bazı sendikalar bu süreci güçlü bir şekilde eleştirirken bazıları, siyasi yakınlık nedeniyle bu duruma sessiz kalmış veya süreci zayıf bir itirazla geçiştirmiştir. Eğitim-Bir-Sen ise kanunun olumlu yönlerini öne çıkaran ancak eksik ve geliştirilmeye açık noktaları da dile getiren bir yaklaşım sergilemiştir. Bu tavır, kimi öğretmenler tarafından 'yapıcı eleştiri' olarak değerlendirilmiş, kimileri tarafından ise 'muhalefet yetersizliği' şeklinde yorumlanmıştır. Bu farklı tutumlar, öğretmenler arasında sendikalara olan güvenin azalmasını sonuç vermiştir.

2014 yılında gündeme gelen öğretmen rotasyonu uygulaması da benzer şekilde sendikalar arasında farklı tutumların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bazı sendikalar öğretmenlerin yer değiştirme hakkının sınırlandırılmasına karşı güçlü bir muhalefet geliştirirken  bazıları sessiz kalmış veya destek vermiştir. Bu tutarsızlıklar, örgütlü mücadelenin etkisini zayıflatmıştır.

Öğretmen atamalarında uygulanan mülakat sistemi, eğitimde liyakati tehdit eden önemli bir sorun olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Adaylar mülakatların objektifliğine dair ciddi kaygılar dile getirmektedir. Sendikalar arasında bu konuda da net bir tutum farklılığı oluşmuş durumdadır. Bazı sendikalar mülakatlara karşı çıkarken bazıları kararsız veya edilgen bir tavır sergilemiştir. Böylesi bir karmaşa sendikal mücadelenin tutarlılık ve inandırıcılık temelinde yürütülmesinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur..

Sendikal mücadele, yalnızca ekonomik kazanımları değil; mesleki itibarı, demokratik okul ortamlarını ve eğitimde fırsat eşitliğini de kapsamalıdır. Bu süreçte tutarlılık, hem öğretmenlerin iç dayanışmasını güçlendirir hem de toplumun farklı kesimlerinden destek görmelerini sağlar. Söylem ve eylem uyumunun bozulması ise hak mücadelesinin zayıflamasına ve öğretmenlerin yalnızlaşmasına yol açar.

Türkiye’de öğretmenlerin güçlü, etkili ve sürdürülebilir bir hak mücadelesi yürütebilmesi; siyasi bağlılıkların ötesine geçen, ortak sorunlara odaklanan ve tutarlılığı temel alan bir örgütlenme anlayışıyla mümkündür. İnandırıcılığını koruyan, şeffaf ve kapsayıcı bir sendikal yapı, hem öğretmenlik mesleğinin toplumsal saygınlığını artıracak hem de Türkiye’de eğitimin niteliğine doğrudan katkı sunacaktır. Bu nedenle eğitim emekçilerinin, hak arayışında ilke temelli ve tutarlı bir duruş sergilemeleri büyük önem taşımaktadır.

Hülasa:

-Öğretmen sendikaları, hangi siyasi kimlikten güç alırsa alsın bağımsız şekilde tüm eğitim emekçilerinin ortak çıkarlarına odaklanmalıdır.

-Hak taleplerinde söylem ve eylem bütünlüğü esas alınmalı, toplumsal güven zedelenmemelidir.

-Sendikalar, yalnızca ekonomik taleplerle sınırlı kalmayıp eğitimde kalite, demokratikleşme ve eşitlik konularında da aktif mücadele yürütmelidir.

-Sendika yöneticileri her zaman hesap verebilir, şeffaf bir yönetim tarzı benimsemeli, kaynağını izah etmekte çekingen davrandıkları mal varlıklarıyla değil, sendikal mücadelede ön aldıkları duruşlarıyla gündemde yer almalıdır.

- Öğretmenlerin tabandan gelen katılımı teşvik edilmeli, karar süreçlerine daha fazla ve etkin şekilde dahil olmaları sağlanmalıdır.

 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #